20 Aralık 2012 Perşembe

Şöförlü araç kiralama hizmetinde KDV Tevkifatı


KDV Tevkifatı ile ilgili olarak  91, 95, 96 ve 97 Seri No.lu KDV Genel Tebliğlerinde tevkifat yapmakla yükümlü kurum ve kuruluşlar, tevkifat kapsamındaki hizmetler ile bu hizmetlere uygulanacak tevkifat oranlarına ilişkin hükümler 14.04.2012 tarih ve 28264 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.05.2012 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile kaldırılarak yeniden düzenlenmiştir. 

Dolayısıyla 01.05.2012 tarihinden önceki işlemlerde kaldırılan hükümler kapsamında
01.05.2012 tarihinden sonra yapılan işlemlerde ise 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’ndeki açıklamalar çerçevesinde işlem yapılması gerekmektedir.

117 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nin;

- (3.1.2) bölümünde, 5018 sayılı Kanun’a ekli cetveller kapsamındaki idare, kurum ve kuruluşların kısmi tevkifat yapmakla yükümlü oldukları,

- (3.2.5.) bölümünde, kısmi tevkifat yapmakla yükümlü kurum ve kuruluşların faaliyetlerinin yürütülmesi ile ilgili işlemlerde kullanacakları işgücünün sağlanması şeklinde verilen hizmetlerde alıcılar tarafından (9/10) oranında katma değer vergisi tevkifatı uygulanacağı,

- (3.2.13.) bölümünde, KDV mükellefleri tarafından 5018 sayılı Karara ekli cetveller kapsamındaki idare, kurum ve kuruluşlara ifa edilen ve tebliğde belirtilmeyen bütün hizmet ifalarında söz konusu idare, kurum ve kuruluşlar tarafından (5/10) oranında KDV tevkifatı, uygulanacağı,

- (8.2) bölümünde, Tebliğin yürürlüğünden önce başlayan ve halen devam eden işler kapsamında, yürürlük tarihinden itibaren yapılacak işlemler bakımından da bu Tebliğde yer alan düzenlemeler geçerli olduğu,
belirtilmiştir.

Diğer taraftan, 60 No.lu KDV Sirkülerinin “İşgücü Temin Hizmetinde Tevkifat Uygulaması” başlıklı 2. maddesinde, alt işverenlerden temin edilen elemanların, hizmeti alan işletmenin bilfiil sevk, idare ve kontrolü altında çalıştırılabilmesinin mümkün bulunduğu durumlarda söz konusu hizmetlerin tevkifat kapsamına girdiği açıklanmıştır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; şoförlü araç kiralama hizmetinde;
-Bu hizmet işgücü temin hizmeti olarak değerlendirilecek ve hizmet bedeli üzerinden hesaplanan KDV (9/10) oranında tevkifata tabi tutulacaktır.
- Bu hizmete ait bedelden şoför teminine ilişkin bedelin; sözleşme, ücret bordrosu, muhasebe kayıtları, sigorta prim bildirgeleri vb. belge ve kayıtlardan hareketle ayrıştırılması ve faturada ayrıca gösterilmesi halinde, bedelin şoför ücretine isabet eden kısmına ait KDV üzerinden (9/10), araç kiralama bedeline isabet eden KDV üzerinden ise (5/10) oranında tevkifat yapılması gerekmektedir.

Kaynak :Maliye Bakanlığı Özelgesi 
Tarih    : 16.06.2012
Sayı :B.07.1.GİB.4.41.15.01-130[9-2012/28]-141

12 Eylül 2012 Çarşamba

7 Seri No lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği


Maliye Bakanlığından:
Kurumlar Vergisi Genel Tebliği
(Seri No: 7)
Bu Tebliğde, 31/5/2012 tarihli ve 6322 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla(1) 5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda yapılan değişikliklerin(2) uygulanmasına ilişkin
açıklamalara yer verilmiş olup, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde(3) ilgili
bölümler itibarıyla aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır.
1. “5.1. İştirak kazançları istisnası” başlıklı bölümün ikinci ve son
paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Buna göre kurumların;
1) Tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından elde
ettikleri kazançlar,
2) Tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun kârına katılma imkânı veren kurucu
senetleri ile diğer intifa senetlerinden elde ettikleri kâr payları,
3) Tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu katılma payları ile girişim
sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde ettikleri kâr payları
kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Ancak, diğer fon ve yatırım ortaklıklarının katılma payları ve hisse senetlerinden elde
edilen kâr payları bu istisnadan yararlanamaz.
Tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu ve ortaklıklarının katılma
payları ile hisse senetlerinden elde edilen kâr payları, 6322 sayılı Kanunun 34 üncü
maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinde yapılan değişikliğin
yürürlüğe girdiği 1/1/2013 tarihinden itibaren uygulanmak üzere kurumlar
vergisinden istisna edilmektedir.”
“Öte yandan, tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu ve ortaklıklarının
katılma payları ile hisse senetlerinden elde edilen kâr payları hariç olmak üzere diğer
fon ve yatırım ortaklıklarının katılma payları ve hisse senetlerinden elde edilen kâr
payları iştirak kazancı istisnasından yararlanamayacaktır.”
2. “5.12. Diğer kanunlarda yer alan istisnalar” başlıklı bölümden sonra
gelmek üzere aşağıdaki bölüm eklenmiş, sonraki bölüm numarası ise
buna göre teselsül ettirilmiştir.
“5.13. Yabancı fon kazançlarının ve bu fonların portföy yöneticiliğini
yapan şirketlerin vergisel durumuKurumlar Vergisi Kanununa 6322 sayılı Kanunun 35 inci maddesiyle “Yabancı fon
kazançlarının vergilendirilmesi” başlıklı 5/A maddesi eklenmiştir.
Bu maddede, yabancı fonlar ile bu fonların aracılık işlemlerini yürüten portföy
yöneticiliği yetki belgesine sahip tam mükellef şirketlerin (portföy yöneticisi şirketler)
vergisel durumları düzenlenmiştir.
5.13.1. Yabancı fonların kazançlarına ilişkin düzenlemeler ve uygulama
Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen yabancı
fonların, portföy yöneticisi şirketler aracılığıyla organize bir borsada işlem görsün
veya görmesin;
- Her türlü menkul kıymet ve sermaye piyasası aracı,
- Vadeli işlem ve opsiyon sözleşmesi,
- Varant,
- Döviz,
- Emtiaya dayalı vadeli işlem ve opsiyon sözleşmesi,
- Kredi ve benzeri finansal varlıklar,
- Kıymetli maden borsalarında yapılan emtia
işlemleri ile ilgili elde ettikleri kazançları için belirli şartların sağlanması durumunda;
portföy yöneticisi şirketler, bu fonların daimi temsilcisi sayılmayacak ve bunların iş
yerleri de bu fonların iş yeri veya iş merkezi olarak kabul edilmeyecektir.
Dolayısıyla, yabancı fonların bu kapsamda elde ettikleri kazançları için beyanname
verilmeyecek ve diğer kazançlar nedeniyle beyanname verilmesi halinde de bu
kazançlar beyannameye dahil edilmeyecektir.
Bu uygulamanın, yabancı fonların Türkiye kaynaklı gelirleri üzerinden yapılacak vergi
kesintisine etkisi yoktur.
Türkiye’de bulunan taşınmazlar, aktif büyüklüğünün %51’inden fazlası
taşınmazlardan oluşan şirketlere ait hisse senetleri veya ortaklık payları veya bunlara
ilişkin vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri, nakdi uzlaşmayla sonuçlananlar dışında
emtiaya dayalı vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri, sigorta sözleşmeleri ve bunlara
ilişkin vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden elde edilen kazançlar bu uygulama
kapsamında değerlendirilmeyecektir.
Bakanlar Kurulu %51’lik oranı yarısına kadar indirmeye veya %50’sine kadar
arttırmaya yetkilidir.
5.13.1.1. Uygulamanın şartları
Portföy yöneticisi şirketlerin, bu fonların daimi temsilcisi sayılmamaları ve iş
yerlerinin de fonların iş yeri veya iş merkezi olarak kabul edilmemesi için aşağıda
sayılan şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Söz konusu şartların gerçekleşmemesi halinde, yabancı fonların kazançları genel
hükümlerine göre vergilendirilecek ve duruma göre portföy yöneticisi şirketler
yabancı fonun daimi temsilcisi, bunların iş yerleri de bu fonların iş yeri veya iş
merkezi olarak değerlendirilebilecektir.5.13.1.1.1. Fon adına tesis edilen işlemlerin portföy yöneticisi şirketin
mutat faaliyetleri arasında yer alması
Portföy yöneticisi şirketin fon adına yaptığı işlemlerin, portföy yönetimi kapsamında
mutat olarak yürütülen faaliyetlerden olması  gerekmektedir.
5.13.1.1.2. Yabancı fon ile portföy yöneticisi şirket arasındaki ilişkinin
bağımsız olarak faaliyet gösteren kişilerdeki gibi olması
Portföy yöneticisi şirket ticari, hukuki ve finansal özellikleri dikkate alındığında,
yabancı fon ile arasındaki ilişkinin, emsallere uygun koşullarda birbirlerinden
bağımsız olarak faaliyet gösteren kişilerdeki gibi olması şarttır.
5.13.1.1.3. Portföy yöneticiliği hizmeti karşılığı alınacak bedelin emsale
uygun olması ve transfer fiyatlandırması raporu verilmesi
Portföy yöneticisi şirket tarafından, verilen hizmet karşılığında emsallere uygun bedel
alınması ve transfer fiyatlandırması raporunun kurumlar vergisi beyannamesinin
verilme süresi içerisinde Gelir İdaresi Başkanlığına verilmesi gerekmektedir.
Transfer fiyatlandırması raporunun süresinde verilmemesi durumunda, bu raporun
ilgili olduğu hesap dönemi için portföy yöneticisi şirket, fonun Türkiye’deki daimi
temsilcisi sayılır ve bu dönemde fon tarafından elde edilen kazançlar genel
hükümlere göre vergilendirilir.
Transfer fiyatlandırması raporu verilmiş olmasına rağmen emsaline nazaran daha
düşük bir bedel alınması durumunda ise sadece portföy yöneticisi şirket adına
transfer fiyatlandırmasına yönelik olarak gerekli tarhiyat yapılacak, yabancı fona
ilişkin ise herhangi bir işlem yapılmayacaktır.
5.13.1.1.4. Portföy yöneticisi şirketin yabancı fon üzerindeki hak sahipliği
oranının %20’yi aşmaması
Portföy yöneticisi şirket ve ilişkili olduğu kişilerin yabancı fonun kazançları üzerinde,
sağladığı hizmet mukabilinde her ne ad altında olursa olsun hesaplanan bedeller
düşüldükten sonra, doğrudan veya dolaylı olarak %20’den fazla hak sahibi olmaması
gerekmektedir.
Bakanlar Kurulu %20’lik oranı sıfıra kadar indirmeye veya iki katına kadar arttırmaya
yetkilidir.
5.13.2. Portföy yöneticisi şirketin yabancı fondan elde ettiği kazançlar
Yukarıda belirtilen şartları sağlamak kaydıyla portföy yöneticisi şirketin yabancı
fondaki pay sahipliğinden doğan kazançları kurumlar vergisinden müstesnadır.
Yabancı fon tarafından portföy yöneticisi şirkete yapılan yönetim ücreti, teşvik, prim,
performans ücreti gibi ödemeler ise her halükârda kurum kazancına dahil edilerek
vergilendirilecektir.Portföy yöneticisi şirket ve ilişkili olduğu kişilerin yabancı fonun kazançları üzerinde
doğrudan veya dolaylı olarak %20’den daha fazla hak sahibi olması halinde ise
istisnadan faydalanılması mümkün olmayıp, %20’lik hak sahipliğine isabet eden
kazançlar da dahil ilgili fondan elde edilen kazançların tamamı genel hükümlere göre
vergilendirilir.
5.13.3. Fonun katılımcı ve kurucuları arasında doğrudan veya dolaylı
olarak bulunan tam mükellef gerçek kişi veya kurumlara ilişkin bildirim
Portföy yöneticisi şirketin yabancı fondaki pay sahipliğinden doğan kazançları hariç
olmak üzere; fonun katılımcı ve kurucuları arasında doğrudan veya dolaylı olarak tam
mükellef gerçek kişi veya kurumların kazanç payının %5’i geçmesi durumunda, tam
mükellef gerçek kişi veya kurum kurucu veya katılımcılarının tamamının portföy
yöneticisi şirket tarafından Gelir İdaresi Başkanlığına bildirilmesi gerekmektedir.
Bildirim yükümlüğünün yerine getirilmemesi ya da eksik yerine getirilmesi halinde,
tam mükellef gerçek kişi veya kurum kurucu veya katılımcılarının fondan elde
ettikleri kazançları nedeniyle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi durumunda bunlar
adına tarh edilecek vergi ve kesilecek cezalardan portföy yöneticisi şirket de
müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır.
Bakanlar Kurulu %5’lik oranı sıfıra kadar indirmeye veya iki katına kadar arttırmaya
yetkilidir.”
3. “10.3.2.2. Eğitim ve sağlık tesislerine ilişkin bağış ve yardımlar”
başlıklı bölümün başlığı “10.3.2.2. Eğitim ve sağlık tesisleri ile dini
tesislere ilişkin bağış ve yardımlar”, bölümde geçen “rehabilitasyon
merkezi” ile “rehabilitasyon merkezlerinin” ibareleri, “rehabilitasyon
merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak
yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde
yaygın din eğitimi verilen tesislerin” şeklinde değiştirilmiş, bölümün
birinci paragrafının ilk cümlesinde yer alan “Eğitim, sağlık ve bakım
hizmetlerini” ifadesi, “Eğitim, sağlık ve bakım hizmetleri ile dini
hizmetleri” şeklinde değiştirilmiştir.
4. “10.3.2.2.2. Kapsama dahil olan bağış ve yardımlar” başlıklı bölümün
birinci paragrafında yer alan “Mevcut okul, sağlık tesisi ve öğrenci
yurtlarının faaliyetlerine devam etmelerini sağlamak amacıyla yapılan
bağış ve yardım,” ifadesi, “Mevcut tesislerin faaliyetlerine devam
etmelerini sağlamak amacıyla yapılan bağış ve yardım,” şeklinde
değiştirilmiş ve bölümün sonuna da aşağıdaki paragraflar eklenmiştir.
“Düzenlemedeki “ibadethane” ve “yaygın dini eğitim verilen tesis” ifadelerinden de
Diyanet İşleri Başkanlığınca ibadethane sayılan yerler ile Diyanet İşleri Başkanlığı
denetimine tabi olan ve din eğitimi verilen tesislerin anlaşılması gerekmektedir.
Diğer taraftan bu kapsamdaki ibadethanelerin umuma açık olması, inşasının mülki
idare amirlerinin iznine istinaden gerçekleştirilmesi, inşa ve faaliyetine devam etmesi
için yapılan bağış ve yardımların da yine mülki idare amirlerinin denetiminde
gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Yaygın din eğitimi verilen tesisler için yapılan
harcamaların da Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatınca denetlenmesi gerektiği tabiidir.5. “10.3.2.5. Türkiye Kızılay Derneğine yapılan bağış veya yardımlar”
başlıklı bölüm başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“10.3.2.5. Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay
Cemiyetine yapılan bağış veya yardımlar
5904 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci
fıkrasına eklenen (f) bendi ile 3/7/2009 tarihinden itibaren uygulanmak üzere
Türkiye Kızılay Derneğine ve 6322 sayılı Kanunla aynı bentte yapılan değişiklikle
15/6/2012 tarihinden itibaren uygulanmak üzere Türkiye Yeşilay Cemiyetine,
kurumlar vergisi mükellefleri tarafından makbuz karşılığı yapılan nakdî bağış veya
yardımların tamamı, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde gösterilmek şartıyla
kurum kazancından indirilebilecektir.
Anılan Dernek ve Cemiyete yapılacak aynî bağış ve yardımlar ise Tebliğin “10.3.2.1.
Kurum kazancının %5'i ile sınırlı bağış ve yardımlar” bölümünde yapılan açıklamalar
çerçevesinde değerlendirilecektir.
Diğer taraftan, anılan Dernek ve Cemiyetin iktisadi işletmelerine yapılan bağış veya
yardımların kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilmesi
mümkün değildir.”
6. “10. Diğer İndirimler” başlıklı bölümün sonuna aşağıdaki alt bölümler
eklenmiştir.
“10.4. Girişim sermayesi fonu
6322 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanununa eklenen 325/A maddesiyle girişim
sermayesi yatırım ortaklıklarına sermaye olarak konulması veya girişim sermayesi
yatırım fonu paylarının satın alınması amacıyla kurumlar vergisi mükelleflerine, ilgili
dönem kazancından girişim sermayesi fonu ayırabilme imkanı getirilmiştir.
6322 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesine eklenen (g)
bendi ile de Vergi Usul Kanununun 325/A maddesine göre girişim sermayesi fonu
olarak ayrılan tutarlar kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek
şartıyla kurum kazancından indirim konusu yapılabilecektir.
10.4.1. İndirim şartları
Girişim sermayesi fonunun indirim konusu yapılabilmesi için;
 Ayrılan fon tutarının beyan edilen gelirin %10’unu ve öz sermayenin %20’sini
aşmaması (İki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.),
 Fonun ayrıldığı yılın sonuna kadar Türkiye’de kurulmuş veya kurulacak olan
ve Sermaye Piyasası Kurulunun düzenleme ve denetimine tabi girişim
sermayesi yatırım ortaklıklarına veya fonlarına yatırım yapılması,
 Ayrılan fon tutarının ilgili yılın kurumlar vergisi beyannamesinde ayrıca
gösterilmesi,
gerekmektedir.10.4.2. İndirim tutarının hesaplanması
İndirim tutarının tespitinde beyan edilen gelir olarak ticari bilanço kâr veya zararına
kanunen kabul edilmeyen giderler eklenmek ve geçmiş yıl zararları ile varsa tüm
indirim ve istisnalar düşülmek suretiyle bulunan tutar [Ticari bilanço kârı
(zararı)+kanunen kabul edilmeyen giderler-geçmiş yıl zararları-tüm indirim ve
istisnalar] dikkate alınacaktır.
Vergi Usul Kanununun 325/A maddesine göre girişim sermayesi fonu ilgili dönem
kazancından ayrılacağından, pasifte özel bir fon hesabına alınacak tutar hesap
dönemi sonu itibarıyla tespit edilebilecektir. Bu çerçevede, fon hesabına alınma
işleminin, izleyen hesap döneminin başından itibaren kurumlar vergisi
beyannamesinin verildiği tarihe kadar yapılması gerekmektedir. Bu şekilde, indirim
konusu yapılacak olan kazanç tutarı, ilgili dönemin genel sonuç hesaplarına
yansıyacak olup kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili satırında gösterilmek
suretiyle de indirimden yararlanılabilecektir.
Dolayısıyla geçici vergilendirme dönemlerinde fon ayrılması ve indirim
uygulamasından yararlanılması mümkün değildir.
Girişim sermayesi fonu olarak ayrılan tutarların mükelleflerce pasifte geçici bir
hesapta tutulması, fonun ayrıldığı yılın sonuna kadar girişim sermayesi yatırım
ortaklıklarına veya girişim sermayesi yatırım fonlarına yatırım yapılması
gerekmektedir. Söz konusu yatırımın yapılmaması halinde, indirim konusu yapılan
tutar nedeniyle tahakkuk ettirilecek vergi gecikme faizi ile birlikte mükelleften tahsil
edilecektir.
Örnek: Hesap dönemi takvim yılı olan (X) A.Ş.’nin 2012 yılı dönem sonu öz
sermayesi 800.000 TL olup, şirket 2012 yılında 170.000 TL kazanç elde etmiştir.
Şirketin ayrıca, 30.000 TL kanunen kabul edilmeyen gideri, istisna kapsamında
50.000 TL serbest bölge kazancı, 20.000 TL yatırım indirimi tutarı ve 2011 yılından
30.000 TL geçmiş yıl zararı bulunmaktadır.
Şirket beyan edilen gelirin [170.000+30.000-50.000-30.000-
20.000=100.000] %10’u olan 10.000 TL’yi girişim sermayesi fonu olarak ayırarak
özel bir fon hesabına almıştır.
Bu durumda, (X) A.Ş. beyan edilen gelirin %10’unu ve dönem sonu öz
sermayesinin %20’sini aşmayacak şekilde ayırdığı girişim sermayesi fonunu,
25/4/2013 tarihine kadar vereceği 2012 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde
indirim konusu yapabilecektir. (X) A.Ş.’nin 2013 yılı sonuna kadar ayırmış olduğu
10.000 TL fon tutarıyla girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına veya girişim
sermayesi yatırım fonlarına yatırım yapmaması halinde, indirim konusu yaptığı
10.000 TL fon tutarı nedeniyle eksik tahakkuk ettirilen (10.000 x %20) 2.000 TL
vergi, gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir.
İndirim konusu yapılacak tutarın tespitinde, her yıl girişim sermayesi fonu olarak
ayrılan tutarlar ayrı ayrı dikkate alınacak, önceki yıllarda ayrılan fon tutarları için
tekrar indirim uygulanmayacaktır. Ancak, ayrılan toplam fon tutarı hiçbir suretle öz
sermayenin %20’sini aşamayacaktır.
10.4.3. Fon tutarının vergilendirilmesiFonun ayrıldığı yılın sonuna kadar girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına veya
fonlarına yatırım yapılmakla birlikte, girişim sermayesi fonu olarak ayrılan tutarların;
- Amacı dışında herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledilmesi,
- İşletmeden çekilmesi,
- Ortaklara dağıtılması,
- Dar mükelleflerce ana merkeze aktarılması,
- Mükelleflerce işin terki,
- İşletmenin tasfiyesi, devredilmesi veya bölünmesi,
- Girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinin veya girişim sermayesi
yatırım fonu katılma paylarının elden çıkarılmasından itibaren altı ay içinde bu
maddede belirtilen amaçla yeniden kullanılmaması
hallerinde, bu işlemlerin yapıldığı veya sürenin dolduğu dönemde diğer kazançlarla
ilişkilendirilmeksizin vergiye tabi tutulması gerekmektedir. Dolayısıyla, bu fon
tutarları, beyan edildiği döneme ilişkin dönem zararı, geçmiş yıl zararları, indirim ve
istisnalar ile ilişkilendirilmeksizin vergilendirilecektir.
Yukarıda sayılan hallerde sadece girişim sermayesi fonu hesabında tutulan ve önceki
yıllarda indirim konusu yapılan tutarlar vergiye tabi tutulacak olup daha önce
beyannamede indirim konusu yapılan tutarlar bakımından ise herhangi bir işlem
yapılmayacaktır.”
“10.5. Türkiye’den yurtdışı mukimi kişi ve kurumlara verilen hizmetler
6322 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesine eklenen (ğ)
bendi ile 15/6/2012 tarihinden itibaren uygulanmak üzere Türkiye’de yerleşmiş
olmayan kişilerle, iş yeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara Türkiye’de
verilen ve münhasıran yurt dışında yararlanılan mimarlık, mühendislik, tasarım,
yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi ve veri saklama
hizmeti alanlarında faaliyette bulunan hizmet işletmeleriyle ilgili bakanlığın izni ve
denetimine tabi olarak eğitim ve sağlık alanında faaliyet gösteren ve Türkiye’de
yerleşmiş olmayan kişilere hizmet veren işletmelerin münhasıran bu faaliyetlerinden
elde ettikleri kazancın %50’sinin beyan edilen kurum kazancından indirilebileceği
hüküm altına alınmıştır.
Bakanlar Kurulu %50’lik oranı, hizmet alanları itibarıyla sıfıra kadar indirmeye
veya %100’e kadar artırmaya yetkilidir.
10.5.1. İndirim kapsamındaki hizmetler
İlgili şirketler tarafından elde edilen kazancın %50’sinin beyan edilen kurum
kazancından indirilebilmesi için bu kazancın aşağıda belirtilen faaliyetlerden elde
edilmiş olması gerekmektedir.
 Mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı
tutma, çağrı merkezi ve veri saklama hizmetleri.
 İlgili bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak verilen eğitim ve sağlık
hizmetleri.
10.5.2. İndirimden faydalanma şartları10.5.2.1. İlgili şirketin ana sözleşmesinde yazılı esas faaliyet konusu ile
sunulan hizmetin aynı olması
İlgili şirketlerin ana sözleşmelerinde yazılı esas faaliyet konusu, münhasıran
Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilerle, iş yeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında
bulunanlara mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe
kaydı tutma, çağrı merkezi ve veri saklama hizmetleri sunmak olmalıdır.
Bu hizmetler, yeni bir şirket kurularak verilebileceği gibi mevcut bir şirketin ana
sözleşmesi değiştirilmek suretiyle de verilebilir. Şirket bünyesinde sözü edilen
hizmetlerden sadece birisi verilebileceği gibi ana sözleşmelerinde yer almak şartıyla
birden fazlası da verilebilir.
Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının izni ve denetimine tabi olarak
eğitim veya sağlık alanında faaliyet gösteren şirketlerin ana sözleşmelerinde belirtilen
esas faaliyet konularının, eğitim veya sağlık alanlarından yalnızca birisi olması
gerekmektedir.
Düzenleme kapsamında indirim imkanından faydalanılabilmesi için mimarlık,
mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi
ve veri saklama hizmeti alanlarında faaliyette bulunan hizmet işletmelerinin sadece
Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilerle, iş yeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında
bulunanlara hizmet vermek amacıyla kurulması gerekmekte olup başka faaliyetlerle
uğraşılması ya da aynı faaliyet konularında yurt içine de hizmet verilmesi durumunda
indirim imkanından faydalanılamayacaktır.
Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının izni ve denetimine tabi olarak eğitim
veya sağlık alanında faaliyet gösteren işletmelerin ise Türkiye’de yerleşmiş olan
kişilere de hizmet vermesi indirimden faydalanmaya engel teşkil etmeyecek,
Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilere verilen eğitim ve sağlık hizmetlerinden elde
edilen kazancın %50’sine indirim uygulanacaktır.
Sağlık alanında faaliyet gösteren işletmelerin elde ettiği kazançlara indirim
uygulanabilmesi için bu işletmelerin taşıması gerekli şartlar ile altyapı ve
donanımının yeterli olduğu gibi hususların Sağlık Bakanlığınca akredite edilmesi
gereklidir.
Ancak, verilen hizmetin fiilen sağlık hizmeti olması gerekmekte olup sağlık alanında
sunulan asistanlık, danışmanlık ve aracılık gibi hizmetlerin bu kapsamda
değerlendirilmesi mümkün değildir.
Sağlık Bakanlığınca ruhsatlandırılmış olmak şartıyla sağlık turizmi ile uğraşan
işletmelerin ise indirimden faydalanması mümkündür.
10.5.2.2. Hizmetin, Türkiye'den münhasıran yurt dışı mukimi kişi
ve/veya kurum için yapılmış olması
Mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma,
çağrı merkezi ve veri saklama hizmetlerinin, Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilerle,
iş yeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara; eğitim veya sağlık
hizmetlerinin de Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilere verilmesi gerekmektedir.10.5.2.3. Faturanın yurtdışı mukimi kişi ve/veya kurum adına
düzenlenmesi
Yapılan hizmet ile ilgili olarak düzenlenecek faturanın, yukarıda özellikleri açıklanan
yurtdışı mukimi kişi ve/veya kurum adına düzenlenmesi gerekmektedir.
10.5.2.4. Türkiye’den yapılan, mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım,
tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi ve veri saklama
hizmetlerinden, uzaktan erişim imkânları kullanılarak yurt dışından
yararlanılması
Uzaktan erişim imkânları kullanılarak verilen hizmetten yurt dışında yararlanılmış
olması gerekir. Diğer bir anlatımla, yurtdışı mukimi kişi ve/veya kurum için verilen
hizmetin, bu kişilerin ve/veya kurumların Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisinin
olmaması gerekmektedir.
10.5.2.5. İlgili bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak Türkiye’de
yerleşmiş olmayan kişilere verilen eğitim ve sağlık hizmetlerinin
yararlanıcısının yurt dışında olması
Bu hizmetler, fiziki olarak Türkiye’de verilmekle birlikte yararlanıcısının yurt dışı
yerleşikler olması şarttır.
10.5.3. Türkiye’den yurtdışı mukimi kişi ve/veya kurumlara verilen
hizmetlerden elde edilen kazancın tespiti, kayıtlarda izlenmesi ve beyanı
10.5.3.1. İndirim tutarının tespiti
Kazancı indirim kapsamında kabul edilen faaliyetlerden elde edilen hasılattan bu
faaliyetler nedeniyle yüklenilen gider ve maliyet unsurlarının düşülmesi sonucu
bulunacak kazancın % 50’si, kurumlar vergisi beyannamesinin “Kazancın Bulunması
Halinde İndirilecek İstisna ve İndirimler” bölümünde gösterilmek suretiyle indirim
konusu yapılabilecektir. Diğer indirim ve istisnalar ile geçmiş yıl zararları nedeniyle
indirim konusu yapılamayan tutar izleyen dönemlere devredilemeyecektir. Faaliyet
sonucunun zararlı olması halinde ise indirim söz konusu olmayacaktır.
Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilere verilen eğitim ve sağlık faaliyetlerinin zararla
sonuçlanması halinde, bu zararların %50’sinin diğer faaliyetlerden elde edilen
kazançlardan indirilmesi de mümkün değildir.
10.5.3.2.  Kazançların kayıtlarda izlenmesi
Mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma,
çağrı merkezi ve veri saklama hizmetlerinin başkaca faaliyetler olmaksızın
münhasıran verilmesi gerektiğinden, bu hizmetlerin verilmesinden elde edilen
kazancın tespitine ilişkin kayıtların tutulmasında özellikli bir durum yoktur.
Eğitim ve sağlık hizmetlerinde ise indirim kapsamında kabul edilen faaliyetlerden
elde edilen kazancın, kurumlar vergisi matrahının tespiti açısından, hasılat, maliyet
ve gider unsurlarının; ayrı ayrı izlenmesi, diğer faaliyetlerle ilişkilendirilmemesi ve
kayıtların da bu ayrımı sağlayacak şekilde tutulması gerekmektedir.İndirim kapsamında kabul edilen faaliyetler ile bu kapsama girmeyen işlerin birlikte
yapılması halinde müşterek genel giderler, bu faaliyetler ile ilgili olarak cari yılda
oluşan hasılatın toplam hasılata oranı esas alınarak dağıtılacaktır.
İndirim kapsamında kabul edilen faaliyetler ile bu kapsamda değerlendirilmeyen
faaliyetlerde müştereken kullanılan tesisat, makine ve ulaştırma vasıtalarının
amortismanlarının ise bunların her bir işte kullanıldıkları gün sayısına göre
dağıtımının yapılması gerekmektedir.
Hangi işte ne kadar süreyle kullanıldığı tespit edilemeyen sabit kıymetlere ilişkin
amortismanlar, müşterek genel giderlerle birlikte dağıtıma tabi tutulacaktır.
10.5.3.3. İlgili bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak Türkiye’de
yerleşmiş olmayan kişilere verilen eğitim ve sağlık hizmetlerine ilişkin
bildirim ve belgeler
Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye
istinaden, Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının izni ve denetimine tabi olarak
eğitim veya sağlık alanında faaliyet gösteren ve yurt dışı yerleşik kişilere verdikleri
hizmetlerden elde ettikleri kazançlarının %50’sini indirim konusu yapan işletmelerin,
hizmet verilen yurt dışı yerleşik gerçek kişilere ilişkin ad-soyad ya da unvan, hangi
ülkenin uyruğunda olduğu, pasaport numarası, düzenlenen faturanın tarih ve sayısı,
verilen hizmetin niteliği ve hizmet bedeli gibi bilgileri içeren bir formun, her bir geçici
vergi beyannamesi ile birlikte verilmesi uygun görülmüştür. İlgili geçici vergi
beyannamesinin verilme süresinde verilen forma dahil edilememiş olanların bir
sonraki geçici vergi beyannamesi ile birlikte verilecek formla bildirilmesi mümkündür.
Bunun yanı sıra sağlık alanında faaliyet gösteren işletmelere Sağlık Bakanlığınca
verilen akreditasyon belgesinin, eğitim alanında faaliyet gösteren işletmelerin de Milli
Eğitim Bakanlığınca verilen izin belgesi veya ruhsatın bir örneğinin de yıllık kurumlar
vergisi beyanname verme süresi içerisinde bağlı bulunan vergi dairesine verilmesi
gerekmektedir.
10.5.3.4. Esas faaliyet konusu dışındaki gelirler
İlgili şirketlerin esas faaliyet konusu dışındaki işlemlerinden elde ettikleri gelirleri ile
olağandışı gelirlerinin indirim kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.
Dolayısıyla, nakitlerin değerlendirilmesi sonucu oluşan faiz gelirleri, kasadaki
dövizlerin değerlemesinden kaynaklanan kur farkları ve iktisadi kıymetlerin elden
çıkarılmasından doğan gelirler istisna kapsamında değerlendirilmeyecektir.”
7. “15.3.3. Her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut
İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık
kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalarından
sağlanan gelirler” başlıklı bölümün başlığı ve alt bölüm başlıkları dahil
bölümde yer alan “Toplu Konut İdaresi” ibaresinden sonra gelmek üzere
“,28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanuna göre kurulan varlık kiralama şirketleri”
ibaresi eklenmiştir.8. “15.3.7. Repo gelirleri” başlıklı bölümden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bölüm eklenmiş ve sonraki bölüm numaraları buna göre
teselsül ettirilmiştir.
“15.3.8. Şans oyunlarını düzenleyenler tarafından bunların bayilerine
veya aracılarına ödenen komisyon, prim ve benzeri ödemeler üzerinden
yapılacak vergi kesintisi
Başbayiler hariç olmak üzere 5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunlarına ilişkin
bilet, kupon ve benzerlerini satanlara, düzenlenen her türlü bahis ve şans oyunlarının
oynatılmasına aracılık edenlere ve diğer kişilerce çıkartılan bu nitelikteki biletleri
satanlara yapılan komisyon, prim ve benzeri ödemeler üzerinden Kurumlar Vergisi
Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca vergi kesintisi
yapılması gerekmektedir.
Söz konusu kesinti oranı 6/6/2012 tarihli ve 2012/3322 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
ile 1/7/2012 tarihinden itibaren uygulanmak üzere %15 olarak belirlenmiştir.”
9. "34.1. Vergi mahsubu" başlıklı bölümün son paragrafı bölümden
çıkarılmıştır.
Tebliğ olunur.
(1) 15/6/2012 tarihli ve 28324 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(2) 21/6/2006 tarihli ve 26205 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(3) 3/4/2007 tarihli ve 26482 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

10 Ağustos 2012 Cuma

Kar Payı Avans Dağıtımı


Kar Payı avansı Dağıtımı esasları belirlendi.

 Kâr Payı Avansı Dağıtımı Hakkında Tebliği; 09.08.2012 tarih ve 28379 sayılı Resmi Gazete’de, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanmıştır.
Sermaye piyasasına tabi olmayan anonim şirketlerin ortaklarının kar payı avansı dağıtımına ilişkin esaslar belirlendi.

Kar eden şirket genel kurulda  da karar Alınmışsa Kar payı dağıtabilecek.
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun ( TTK ) en tartışmalı konusu ortakların şirketten borçlanması ile ilgili hükümlerin , kar payı avansı dağıtımına ilişkin hükümlerin kar payı avansı dağıtımına ilişkin kısmında düzenleme yapıldı.

Tebliğ kapsamında , SPK’ya tabi olmayan anonim şirketler ile limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler yer alıyor. Tebliğe göre şirketlerin kar payı avansı dağıtabilmeleri için öncelikle şirket genel kurulunda kar payı avansı dağıtımına ilişkin karar alınması gerekiyor.
Ayrıca kar payı avansı dağıtılacak hesap döneminde hazırlanan 3,6 veya 9 aylık ara dönem finansal tablolara göre de kar edilmiş olması gerekiyor.

Kar payı avansı dağıtımın hesaplanmasında ise ;
-          Geçmiş yıl zararları ,
-          Vergi
-          Fon ve mali karşılıklar
-          Yedek Akçeler
-          Varsa imtiyazlı pay sahipleri
-          İntifa senetleri
Ara dönem karından indirilmesi yöntemi uygulanacak.
Aynı hesap dönemi içinde izleyen ara dönemlerde de kar oluşması halinde  dağıtılacak kar payı avans tutarı belirtilenlerin yanı sıra önceki ara dönem veya dönemlerde  ödenmiş olan kar payı avansı tutarları da indirilerek hesaplanacak.
İlgili hesap dönemi sonunda zarar oluşması durumunda , varsa bir önceki yıla ait bilançoda yer alan genel kanuni yedek akçeler ile serbest yedek akçeler öncelikle oluşan zararın mahsubunda kullanılacak.

Önemli ;
Söz konusu akçelerin oluşan zararı karşılayamaması halinde dönem içinde dağıtılan kar payı avanslarının tamamı yönetim organının ihtarı üzerine ortaklar tarafından şirkete iade edilecek.

Kar payı avansı dağıtım tarihleri itibari ile ortakalara payları oranında ödenecek

Avans ödemelerinde paylara ilişkin imtiyazlar dikkate alınmayacak.

3 Ağustos 2012 Cuma

İkinci el araç alımında ödenen KDV indirimi

Bankaların ihale yoluyla satışa çıkardıkları araçların alımında ve araç filo kiralama şirketlerinden satın alınan araçların satışında uygulanması gereken KDV oranı hakkında bilgilendirme.


KDV Kanununun 1 inci maddesinin 1 inci fıkrasında, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetler, 3 fıkrasının (d) bendinde ise müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışlar katma değer vergisine tabidir.

Aynı Kanunun 17/4-e maddesi ile banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemleri ve sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu belirtilmiş, Kanunun 30/b maddesinde de, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen KDV nin vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

KDV oranları, KDV Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 30/12/2007 tarih ve 26742 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile Kararnameye ekli I sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %1, II sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için % 18 olarak tespit edilmiştir.

Söz konusu Kararname eki (I) sayılı listenin 9 uncu sırasına göre, TGTC nin 87.03 tarife pozisyonunda yer alan binek otomobilleri ve esas itibariyle insan taşımak üzere imal edilmiş diğer motorlu taşıtlardan kullanılmış olanların teslimlerinde % 1, KDV Kanununun 30/b maddesine göre binek otomobillerinin alımında yüklenilen KDV yi indirim hakkı bulunan mükelleflerin bu araçları tesliminde ise % 18 oranında KDV uygulanmaktadır.
Kararnamenin 1 inci maddesinin 5 inci fıkrasında, (I) sayılı listenin 9 uncu sırasında yer alan "kullanılmış" deyimi 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa göre ÖTV ye tabi olmayan taşıtları ifade etmektedir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre özetlersek ;

- Bankaların  ihale yolu ile  taşıt araç satışı  BSMV  kapsamına girdiğinden, KDV Kanununun 17/4-e maddesi gereğince KDV den istisnadır.   Bu nedenle, bankalarca ihale yolu ile satılan taşıt araçları için KDV hesaplanması söz konusu olmadığından, bu işlemlerin bedellerine iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle KDV indirimi yapılması da mümkün değildir.


- Otomobil kiralama şirketleri tarafından %18 oranında KDV hesaplanarak teslim edilen binek otomobillerin Şirketinizce satışı ise KDV oranlarını düzenleyen 2007/13033 sayılı Kararname eki I sayılı listenin 9 uncu sırası uyarınca % 1 oranında KDV'ye tabidir.

Öte yandan, Şirkete otomobil kiralama şirketleri tarafından teslim edilen araçlara ilişikin yüklenilen KDV ise Kanunun 30/b maddesi çerçevesinde indirim konusu yapılamayacak, kurumlar vergisi matrahının tespiti bakımından gider veya taşıtın maliyet unsuru olarak dikkate alınacaktır.



Kaynak : T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KONYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI 31/05/2012 TARİHLİ ÖZELGESİ 

25 Mayıs 2012 Cuma

1 Milyon vergi borçlusuna ikinci yapılandırma şansı


GEÇTİĞİMİZ yıl yürürlüğe giren  vergi ve prim borçlarına ödeme kolaylığı getiren yasadan yararlanandıkları halde bazı nedenlerle bu hakları yananlara ikinci hak şansı doğdu. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen torba yasaya eklenen bir madde ile yapılandırmadan yararlandığı halde taksitlerini ödeyemediği için bu hakkını kaybeden 1 milyon vergi borçlusuna yeniden yapılandırma getiriliyor.
 
4 ay içinde ödenme şartı geldi
 
6111 sayılı kanun kapsamında, vergi borçlularına yeniden yapılandırma imkanı sağlanmıştı. Söz konusu yasanın ilk yılında, vergi borçlularının bir kısmı taksitlerini 2’nin üzerinde aksattı. Bu da, mükelleflerin yapılandırmadan elde ettikleri hakları kaybetmesine yol açtı. Ekonomi yönetimi de, bu kapsamdaki vergi borçlularına ikinci bir  verme kararı aldı. Karar doğrultusunda da, dün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen ve yakında Meclis’te görüşülmeye başlanacak olan madde hazırlandı. Geçici maddede, taksitlerini aksattığı için, hakkını kaybeden mükelleflere ‘aksattıkları taksitleri ve gecikme zamlarını’ 4 ay içinde öderlerse, yapılandırmaya devam etme hakkı verildi.
 
Kapsamda 5 milyarlık borç  var
 
Söz konusu düzenlemenin yaklaşık 1 milyon mükellefi ilgilendirdiği bildirildi. Yine düzenleme kapsamında yaklaşık 5 milyar liralık vergi borcunun yeniden yapılandırılmasına sağlandığı kaydedildi. Düzenlemenin hayata geçmesi ile birlikte, 2011 yılında borcunun taksitlerini aksatanlar başvuruda bulunacaklar ve aksattıkları borçları dört ay içinde ödeyecekler. 4 ayın sonunda ise yapılandırmadan kaldıkları yerden devam edecekler.
 
İKİNCİ HAK SADECE 2011 YILINI KAPSAYACAK
 
- Düzenleme sadece vergi borçlarını kapsıyor.
 
- Düzenlemeden, 2011 yılında cari ve eski borçlarını aksatan mükellefler yararlanacak.
 
- Düzenlemeden yararlanacak vergi borçlarında, torba yasanın yürürlüğe girdiği tarihe kadar olan borçlar esas alınacak.
 
- Mükellefler, taksitleri, gecikme zammı ile birlikte dört ay içinde ödeyecekler.
 
- Söz konusu maddenin de yer aldığı torba yasa önümüzdeki günlerde Meclis’e gelecek.
 
Astronomik değeri olan konutun KDV’si olacak
 
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda ele alınan Amme Alacakları Tahsili Tasarısı’nda yapılan değişiklikle, konutlardan alınan KDV oranı ve şirketlerin borçlanmasında bir takım değişiklikler yapıldı. Tasarıya göre bankalar ve finans kuruluşları dışında kalan şirketler, yabancı kaynaklardan yapacakları borçlanmalarındaki faiz-diğer giderlerinin yüzde 10’una kadarlık kısmını gider olarak yazamayacaklar. Daha önce söz konusu düzenlemede bankalar ve finans kuruluşlarının da bu kapsamda olması planlanıyordu. Tasarıya ilişkin oluşturulan Alt Komisyon Başkanı Recai Berber, maddeyle Bakanlar Kurulu’na bu yetkiyi kullanma imkanı verileceğini, söz konusu düzenlemeyle bu tür giderlerin yüzde 10’una kadarlık kısmının gider yazılmasının önüne geçildiğine dikkat çekerek “Bankalar Birliği ve meslek kuruluşlarıyla da yaptığımız değerlendirmede bankalar ve finans kuruluşları kapsamdan çıkarıldı” dedi. Mevcut durumda şirketlerin bu ödemeleri gider göstermede sınır bulunmuyor. Berber, yapılan değişiklikle, özsermayesi güçlü olan şirketlerin de bu madde kapsamından çıkarıldığını ve özkaynağı aşan borçlanmaya kısıtlama getirildiğini vurguladı. Tasarıda ayrıca konut satışlarında uygulanan KDV’nin farklılaştırılmasına yönelik madde de değişti. Yani metrekare düzenlemesine göre yapılan uygulamanın, değer esasına göre düzenlenmesi öngörüldü. Berber “150 metrekarenin altında ama astronomik değeri olan konutların KDV’sinin farklılaştırılması yöntemine gidilecek” dedi. Mevcut mevzuata göre 150 metrekarenin altındaki konutlarda yüzde 1, üstündeki konutlarda yüzde 18’lik KDV uygulaması bulunuyor.




  www.muhasebevergi.com sitesinden alınmıştır. (RT)

17 Nisan 2012 Salı

Sponsorluk harcamaları

Tanım ve Açıklama
Sponsor  :   Kelime  anlamı , Sanatsal ve Kültürel bir etkinliğin giderlerinin tümünü   ya da bir bölümünü karşılamayı üstlenen özel ya da kamu kuruluşu ya da kişi ye verilen isimdir.
 Sponsorluk ise marka bilincini yerleştirmek ve kişi ve kuruluşların satın alma tercihlerini etkileyebilmek amacıyla bir etkinliğe ayni veya nakdi yollarla destek vermek aynı zamanda şirketlerin ya da kişilerin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayabilmek için bir araç olarak nitelendirebiliriz.
Sponsorluk harcamaları, ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkili olmayan sosyal amacı öne çıkan harcamalardır.

Sponsorluk harcamalarında aşağıdaki hususlar her zaman sorulmuş ve çok kere karıştırılmıştır.
Sponsorluk harcamaları ;
·         Her türlü sponsorluk harcamaları vergi matrahından indirilebilinir mi ?
·         İndirim yapılırken belli bir oranın var olup olmadığı ?
·         Her türlü yapılan yardımların sponsorluk kapsamına girip girmediği ?
Sponsorluk Kategorileri
Sponsorluk tanımı içerisinde Eğitim , Sağlık ,Toplumsal ,Sosyal ,Spor ,tarih gibi kategoriler girmekte olsa bile Kanunlarımızda Sponsorlukla ilgili olarak Spor kategorisi tanımlanmış diğer kategoriler için  yapılan ödemeler ise Bağış ,yardım olarak Kanunda tanımlanmıştır belli koşulların varlığı halinde vergi matrahından indirimine olanak tanınmıştır.
KANUNLARDA SPONSORLUĞUN YERİ
Özellikle altını çizerek belirtmek gerekir ki ; Sponsorluk bağış ya da yardım değildir !
Bu husus çok defa karıştırılan bir konudur. Karıştırılmasının sebebi kelime anlamı olarak yukarda bahsettiğimiz gibi her ne kadar sponsorluk Sanatsal ve Kültürel bir etkinliğe destek vermek için tanımlanmış olsa da , Kanunlarımız Sponsorluğun tanımını 3289 Sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Ek madde 3 de ;
Ulusal ve uluslararası gençlik ve spor hizmet ve faaliyetlerini desteklemek amacıyla gerçek ve tüzel kişiler;
a)Genel Müdürlüğün yıllık faaliyet programında yer alan ulusal ve uluslararası gençlik ve spor organizasyonları ,
b)Sporcuların transfer bedelleri hariç olmak üzere spor kulüpleri ile federasyonların yıllık programlarında bulunan sporun yaygınlaştırılması ve sporcuların desteklenmesine yönelik resmi sportif faaliyetleri,
c)Kamu kurum ve kuruluşları ve yerel yönetimler ile spor kulüplerine ait spor tesislerinden Genel Müdürlükçe uygun görülenlerin yapımı , bakımı ve onarımı,
d)Federasyonların ve spor kulüplerinin sportif hizmet ve faaliyetlerinin yürütülmesi için gerekli olan spor  organizasyonları ile sportif araç gereç ve malzemelerinin temini,
e)Ferdi lisanslı sporcuların, Genel Müdürlük veya federasyonlarca ferdi olarak katılmalarına izin verilen ulusal ve uluslar arası organizasyonları,
f)Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ile Paralimpik komitesinin sportif faaliyetlerine ilişkin hizmetleri,
KAPSAMINDA SPONSORLUK YAPABİLİRLER. . .    diyerek sponsorluğun sınırlarını çizmiştir.
KURUMLAR VERGİSİNDE SPONSORLUĞUN YERİ
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu 10.maddesinde Diğer İndirimler Başlığında 1/C bendinde ;
c) 21/5/1986 tarihli ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 17/6/1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının sözü edilen kanunlar uyarınca tespit edilen amatör spor dalları için tamamı , profesyonel spor dalları için % 50 si. .kurumlar vergisi matrahının tespitinde ,beyan edilen kurum kazancından indirilebilecektir.
Yukarda bahsettiğimiz Kurumlar Vergisi kanununa dayanılarak ve ilgili 3289 sayılı kanun ve 3813 sayılı kanunlarda da belirtildiği üzer Sponsorluk Sadece Spor kulüplerine yönelik yapılacak destek , ayni yada nakdi olursa Kurumlar vergisinden indirilebilecektir.
Yani Tüm Sponsor harcamaları adı altında yapılan ödemeler Matrahtan indirilmez.
Örneğin : Spor kulübü olmayan 3289 Sayılı Kanunda belirtilmemiş bir kuruluşa , ya da şirkete Sponsor adı altında  yapılan ödemeler , Ödemeyi yapan kurum ve kuruluşların vergi matrahının hesaplanmasında Gider olarak indirilemeyecektir. Bu tür ödemeler Kanunen Kabul edilmeyen gider olarak değerlendirilecektir.
ÖNEMLİ !
Günümüzde sanatçılara , Çeşitli Vakıflara  ( sportif bir amaç taşımayan ) AŞ Niteliği taşıyan kuruluşlara ,derneklere yapılan bir çok ödemenin Sponsorluk olarak yapıldığı belirtildiği ve vergi matrahından indirildiği görülmektedir ki bu kesinlikle yanlış bir uygulamadır. Bu tür ödemeler ancak yardım,reklam, bağış niteliğinde ödemeler olabilir. 
Bağış ve yardımların Vergi matrahı tespitindeki indirim koşulları ise yine Kurumlar Vergisi Kanununda ayrıca belirtilmiştir.
Reklam harcamalarının ise Ticari Kazancın tespitinde İş ile ilgili olduğunun tespiti durumunda Matrahtan indirilebileceği tabidir.
Bu yüzden yukarda belirtilen Kanunun belirtmiş olduğu sınırlar dışındaki ödemelerde Ödemeyi alan kurum kayıtlarında Sponsorluk Gelirleri olarak GÖSTERMEMELİ ! Ancak yardım  ,bağış ve reklam  gelirleri gibi adlar altında göstermeli. Ödemeyi yapan kurum ve kuruluşlar ise Sponsorluk Gideri olarak göstermemeli Reklam ve benzeri adlar altında muhasebe kayıtlarında göstermelidirler.

16 Nisan 2012 Pazartesi

Yurt dışından Temin edilen ve Sorumlu Sıfatıyla beyan edilecek bazı ödemeler

14 Nisan 2012 Cumartesi günü Resmi Gazete de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Tebliği (117) e göre İkametgahı , İşyeri , Kanuni Merkezi ve İş merkezi Türkiye 'de bulunmayanlar tarafından yapılan aşağıdaki işlemler sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.

- Türkiye'de inşa edilecek bir alış-veriş merkezi için YURT DIŞINDA ÇİZİLİP Türkiye'ye gönderilen MİMARİ PROJE HİZMETİ ,

- Türkiye'de faaliyette bulunan enerji santralinin işletilmesine ilişkin olarak YURT DIŞINDAN verilen DANIŞMANLIK HİZMETİ,

- KDV Mükellefiyeti olmayan genel bütçeli bir idareye YURT DIŞINDAN verilen BİLGİSAYAR YAZILIM HİZMETİ ,

- KDV Mükellefiyeti olmayan bir sivil toplum kuruluşuna konusuyla ilgili olarak dünyadaki hukuki gelişmeler hakkında YURT DIŞINDAN BİLGİ GÖNDERİLMESİ HİZMETİ,

Sorumlu Sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.

Yurt dışından gelen faturaların Türkiye'de muhasebe kayıtlarına alınırken .Faturanın içeriği iyice incelenmeli, incelenmeden kayda ALINMAMALIDIR.!

İlgili Fatura da kdv olmadan gelmesi KDV olmayacağı anlamına gelmez. Bu tür faturalara KDV hesaplanmazsa vergi ziyaı na yol açabileği  ve şirketi zor durumda bırakabileceği tabidir.

14 Nisan 2012 Cumartesi

UFRS ye hazır mıyız ?


Yeni TTK da süre daralıyor.
Uygulaması zorunlu olan Değişiklikleri unutmayın ! 

Bu yazımızda özellikle Muhasebe Düzenine ilişkin yükümlülükler ve UFRS hakkında bazı önemli noktaları paylaşmak istiyorum..
Muhasebe Düzenine ilişkin Yükümlülükler
-          Muhasebe hesap planlarının TMS ye uygun olarak yeniden düzenlenmesi
-          Muhasebe kadrolarının TMS-TMRS (UFRS)Eğitiminden geçmesi
-          Şirketlerin ticari evraklarının elektronik ortamda tutulmaya hazır hale gelmesi
-          Bunlar için Muhasebeye ilişkin  altyapının oluşturulması ….
 Muhasebe Hesap planlarının TMS ye uygun hale gelmesi için hesap planının netleşmesini bekliyoruz.
Ancak  Acaba Tüm Şirketlerimiz Muhasebe Birimleri UFRS için Yeterli Eğitimi aldımı ? Konulara Tam olarak hakim mi ?
Yeni TTK da bir değişiklik olmaz ise 2012 yıl sonu itibari ile Tüm şirketler Bilanço ve Gelir tablolarını UFRS ye göre hazırlamak zorunda .
Bu çok önemli ve ciddi anlamda bilgi gerektiren konu hakkında hemen her hafta çeşitli seminerler ve eğitimler yapılmakta ve Bir çok şirket Muhasebe Müdürleri ve Personellerini bu seminerlere göndermekte.
Ancak süre bu kadar kısalmışken acaba bizim Muhasebe Müdürlerimiz , Muhasebe personellerimiz gerçektende hazırmı ? Çünki UFRS de ciddi anlamda değişiklikler olacak.
Unutmayın ! Eğitime katılmak kesinlikle yetmez ..Her şirketin kendi iç yapısına ve dengesine göre TMS – TFRS de ki ilgili standartları kullanacaklar.
Gayrimenkul yatırım şirketi farklı , Stok ağırlıklı çalışan Şirketler farklı , İnşaat Şirketleri Farklı vs.. standartları kullanabilecek.
Bizim şu sorulara cevap veriyor olmamız lazım ..
8 ay kaldı ve zaman hızla ilerliyor. Bir an bugünün 31.12.2012 olduğunu varsayalım.
Bugün itibari ile Bilançolarımızı UFRS ye çevirebilecek durumdamıyız ?
Bunun Provasını mutlaka yapmalısınız .
UFRS ye geçtiğimizi düşünelim ,
Biliyormuyuz ??? Hazırda kullanıdığımız Bilanço kalemlerinde hangi kalemlere UFRS de hiç dokunmuyoruz şu andaki sistemdeki gibi devam ediyoruz ? ve hangi kalemler artık Bilançoda hiç olmayacak ? ve hangi kalemler yer değişecek isim değişecek ?
Bunların cevabını verebiliyormuyuz ?

Biliyormuyuz ?? Şimdi ki sistemde örneğin bir menkul kıymet aldığımızda yaptığımız kayıt bellidir 2 satır. Hisse senetleri  karşı ayağı Banka …
Acaba UFRS de bu hisse senelerinin ;
1-      Vadeye kadar elde tutulacak
2-      Alım satım amaçlı
3-      Satılmaya hazır
Olarak ayrımının yapılacağını ve hepsi için farklı bir muhasebe kaydı yapılacağını ve hepsinin Gelir tablosuna yansıyan /yansımayan unsurları olduğunu biliyormuyuz ?
Bu kayıtları yaparken Paranın gelecekteki değerinin hesaplanması gerektiğini bunlara göre muhasebe kayıtlarının oluşturulması gerektiğini biliyormuyuz ?
Biliyormuyuz ? Artık UFRS de Amortisman uygulamasının TERCİHE BIRAKILDIĞINI ?  Evet yanlış duymadınız içimizde bilen arkadaşlar var olduğu kadar Daha fazla bilmeyen var .
Artık UFRS de Amortisman ayırma tercihe göre olacak. Sivastaki Bir şirketin Muhasebe Müdürü Ahmet bey Bir demirbaşına 1 yıl ,2 yıl yada 3 yıl verebilecek iken Sinoptaki bir Şirketin Muhasebe Müdürü Mehmet Bey aynı demirbaşa 5 yıl , 7 yıl verebilecek …
Ancak ! Mutlaka Bağımsız denetçiyi mantıklı bir şekilde İkna etmek koşuluyla ve Dipnotlarda belirtmek koşuluyla …
Amortismanlar hakkında çalışma yaptık mı bugün yıl sonu olduğunu düşünün hazırmıyız ?
Biliyormuyuz ? UFRS de en önemli konulardan biri Ayrılması gereken Şüpheli Alacak karşılığı hesaplarının nasıl yapılacağını hangi koşullarda nasıl kayda alınacağını ?
Bu maddeler uzadıkça uzuyor …….
ÖZETLE …
31 Mart 2012 İtibari ile   1.Dönem Geçici Vergilerimizi hazırlamışken bunları yıl sonuymuş gibi
Bilançomuzu  ve Gelir Tablomuzu UFRS ye çevirmeliyiz .
Nakit Akım tablosu , Özsermaye Değişim Tablosu ÇIKARABİLİYORMUYUZ ? Eksikliklerimiz neler ?
Dipnot çıkarabiliyormuyuz ? Ancak Bu şekilde ne kadar hazır olduğumuzu ya da olmadığımızı şimdiden  Görebiliriz önlemlerimizi ona göre alabiliriz ! Sakın ERTELEMEYİN !
Bakınız buradaki Dipnot denilen olay şirketlerin büyüklüğüne bağlı ama en azı 30-40 sayfa olan ve 80 -90 sayfalara ulaşan detaylı bir çalışma …
Yoksa 8 ay sonra burada anlatmak istediklerimi daha net anlayacaksınız ama iş işten geçmesin lütfen dikkat !

Sizlere önerim : www.kap.gov.tr adresi Kamuyu aydınlatma platformu çerçevesinde Bir çok firmanın UFRS ye göre çevirilmiş bilanço ve gelir tablosu nakit akım ve özsermaye değişim tablosunu göstermektedir.
Bunların hepsi Gerçek doğruyu yansıtan ve Çevirilmiş tablolar.
Burda kendi şirketinizi baz alarak benzer firmalar bulabilir onların bilançosunu inceleyebilirsiniz.
Hemen hemen her sektöre uygun bir bilanço var burada .
En az 3 farklı şirketi satır satır incelemenizi bilançoda gelir tablolarında özsermaye değişim tablolarında vs hangi kalemlerin nerde olduğuna dikkat etmenizi şiddetle tavsiye ediyorum çok faydasını göreceksiniz.
Evet eğitimde şart ancak UYGULAMA farklı çoğu kez arkadaşlardan duyarım Eğitime gittik ders mantığında standart dinledik ve çıktık ertesi gün hiçbir şey yok aklımızda .
Bunun tek sebebi uygulamanın bu eğitimlerde az olması .
Bu sitede çok örnek var.Mutlaka göz atın ve mutlaka deneyin.
Bir çok Mali Müşavir ve Muhasebe Müdürü arkadaşların bu kadar kısa süre kalmasına rağmen
Nasılsa bir denetçi firma yapacak !! diyerek önemsemediğini  duyuyor ve gözlemliyorum.

BAKINIZ  EĞER UFRS BÖYLE ÇIKARSA DEĞİŞMEZSE 1.1.2013 MUHASEBE KAYITLARINI HERKES UFRS YE GÖRE GİRERKEN DENETÇİ FİRMALAR 365 GÜN YANIMIZDA OLMAYACAK !! ONLAR BELLİ DÖNEMLER DE KONTROL EDECEK …!
Yani denetçi firmaya bel bağlamak çok yanlış.
Ve yine çok önemli bir nokta UFRS muhasebe kayıt girme işlemlerini sadece Muhasebe Müdürlerinin değil aynı zamanda tüm muhasebe personelinin bilmesi gerekmekte. Çünki her biri tek tek kayıt girecek . 

Sonuç :
 UFRS ile ilgili gelişmeleri merakla takip ediyoruz. Bu haliyle mi çıkacak küçük orta boy işletmeler ayrımı yapılmadan belli bir ciroya göre sınır koymadan herkes UFRS mi yapacak ? Yoksa Belli bir ciro üzerinde olan firmalara mı ? uygulanacak ( yani değişiklik olacak )
Avrupa nın başka bir ülkesinde Fiilen tüm muhasebe kayıtlarının birebir UFRS ye göre girilmediğini sadece mevcut bilançolarının Belli dönemlerde UFRS ye çevrildiğini biliyoruz duyuyoruz.Farklı bir duyumu olan yada bilgisi olan paylaşırsa sevinirim.
 Eğer uygulama yapılırsa bildiğimiz duyduğumuz kadarı ile ilk kez Türkiyede fiilen birebir kayıt girilerek muhasebe hesapları tutulacak !
Kanımca Türkiye de şu anda % 10 luk bir kesim ( azami) ufrs ye hazır ve süre çok az bu sürede hızla bu sisteme ayak uyduracak bilgi ve donanımda çok fazla personel yok. Hemen hemen bir çok şirkette en fazla muhasebe müdürlerinin bilgileri varken personellerinin % 90 ı bilmiyor.
DUYMAYAN BİLE VAR !!!!
Bu sebepten acaba fiilen kayıt girmek mi doğru ? yoksa TTK ya göre zaten zorunlu bir bağımsız denetçi gelecek . Mesela geçici vergi dönemlerinde Denetçiler tarafından UFRS ye çevrilerek yayınlanması mı daha sağlıklı ? Bence şu aşamada ikinci seçenek daha sağlıklı.
Muhasebe bir şirketin en önemli birimlerinden beklide birincisidir. Yanlış bir muhasebe kaydı . Bilgisizce, hata ile vs yapılan bir muhasebe kaydı şirketi çok çok zarara sokabilir.
Muhasebe birimlerinde çalışanların konuya hakim bilgili kişiler olması çok önemlidir.
BİZLER ŞİRKETLERİMİZDE , ACABA BU BÜYÜK DEĞİŞİME HAZIRMIYIZ ?
HEPİMİZ BU SORUYU SORUP CEVAPLANDIRALIM …
ÇÜNKİ 8 AY SONRA BU SORUNUN CEVABINI ZATEN GÖRECEĞİZ.
AMAÇ 8 AY SONRA CİDDİ SIKINTILARA GİRMEDEN YOLUMUZA DEVAM ETMEMİZ.
Gerekli Tedbirleri hemen yarın alarak çalışmaya başlamalıyız.


12 Nisan 2012 Perşembe

Üniversitelerin Desteklenmesini Amaçlayan Vakıflara Yapılan Bağışların Matrahtan indirimi

11.04.2012 tarihli 28261 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 30.03.2012 tarih ve 6287 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la, Yüksek Öğretim Kanunu’nun 56.maddesi değiştirilerek, eğitim amaçlı bazı bağışların, vergi matrahından indirimine olanak sağlanmıştır.
İlgili madde aşağıda belirtilmiştir.
….

MADDE 15  2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 56 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri tarafından üniversitelere, yüksek teknoloji enstitüleri ile gelirlerinin en az dörtte üçünü münhasıran devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve desteklenmesini amaç  edinmek üzere kurulan ve fiilen bu çerçevede faaliyette bulunan vakıflardan Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti  tanınanlara makbuz karşılığında yapılan bağışlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları hükümlerine göre yıllık beyanname ile bildirilecek gelirden ve kurum kazancından indirilebilir.

Bu hükmün uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

Kanunun değişmeden önceki düzenleme ise ;
Gelir ve Kurumlar vergisi mükellefleri tarafından üniversitelere ve ileri teknoloji enstitülerine makbuz karşılığı yapılacak bağışlar Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunları hükümlerine göre yıllık beyanname ile bildirilecek gelirden ve kurum kazancından indirilir.
6287 Sayılı Kanun’la eklenen madde aşağıdaki gibidir.
gelirlerinin en az dörtte üçünü münhasıran devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve desteklenmesini amaç  edinmek üzere kurulan ve fiilen bu çerçevede faaliyette bulunan vakıflardan Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti  tanınanlara..”
Bu düzenleme ile Bazı Vakıflara yapılan Bağışların tamamının gelir ve kurumlar vergisi matrahından indirilebilmesine imkan getirilmiştir. Ancak Bağışın yapıldığı vakfın aşağıdaki özelliklere sahip olması gerekmektedir.
1-      Vakfın gelirlerinin münhasıran devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve desteklenmesi amaç edinmek üzere kurulmuş olması ,
2-      Fiilen bu çerçevede faaliyette bulunması ,
3-      Bakanlar kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflardan olmalıdır.

11 Nisan 2012 Çarşamba

Hurda satışında KDV

Katma değer Vergisi kanunu 17 - 4/g maddesi gereğince çeşitli nedenlerle işletmelerin bünyesinde oluşan metal , plastik,lastik,kağıt,kauçuk cam hurda ve atıkların teslimi vergiden istisna edilmiştir. (sıfır kdv )

Bu noktada uygulamada zaman zaman bazı karışıklıklar meydana gelmektedir.
Şöyle ki ; imalat işletmesi olmayan bir firmanın  demirbaş kayıtlarında olan ve faydalı sürelerini doldurduktan sonra çeşitli sebeblerle kullanım dışı kalmaları nedeniyle oluşan ve hurda olarak nitelendirilerek KDV Hesaplanmadan düzenlenen fatura ile satış yapılması yanlıştır !
Bu nedenle hurda olarak satışı yapılan bir malzemenin tesliminde düzenlenecek faturaya bir şerh düşülerek .."Yukardaki makine hurda niteliğindedir " yazılması ve KDV Hesaplanarak düzenlenmesi doğru olacaktır.

Örneğin : Bir işletmenin demirbaş kayıtlarında yer almış olan uzun süre kullanılan ve hurdaya gelmiş bir demir ' in satılmasında yukardaki belirtilen bilgiler doğrultusunda KDV Hesaplanarak kesilmesi gerekmektedir.

Yurtdışından sağlanan Hizmetlerde KDV


Ülkemiz vergi mevzuatı bakımından yurt dışı hizmet alımlarında bir takım vergisel yükümlülükler bulunmaktadır. Bu yükümlülükler arasında 3065 Sayılı KDVK' nun 9. maddesine göre sorumlu sıfatıyla KDV beyanı özellik göstermektedir.

YURT DIŞINDAN SAĞLANAN HİZMETLERİN KDV KARŞISINDAKİ DURUMU

3065 sayılı KDVK’ nın 1/1.maddesine göre, Türkiye’ de yapılan ticari sınai, zirai ve mesleki nitelikteki mal teslimi ve hizmet ifaları KDV’ ye tabi bulunmaktadır.

İşlemlerin Türkiye’de yapılmasından kastedilen ise aynı kanunun 6. maddesinde;

a- Malların teslim anında Türkiye’ de bulunmasını
b- Hizmetin Türkiye’ de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’ de faydalanılmasını ifade etmektedir.

Vergi mevzuatımızda 3 çeşit hizmetden bahsetmek mümkündür. Ticari Kazanç , Serbest Meslek Kazancı ve Ücret. Mükellefler ihtiyaçları doğrultusunda bu Hizmetleri yurt içinden satın alabildikleri gibi, yurt dışından da ithal edebilmektedirler. Bu tür hizmetlerden yurt içinden yararlanılması durumunda ya da yurt dışından ithal edilmesi halinde KDV' ye tabi olduklarını ve her iki halde de KDV yükünün aynı olduğunu söyleyebiliriz. KDV'de vergileme hakkı, teorik olarak mal ve hizmetin nihai olarak tüketildiği ülkeye aittir. Nitekim KDVK'nun 11. maddesinde her türlü mal ve hizmet ihracatı vergiden istisna tutulurken, her türlü mal ve hizmet ithalatı aynı kanunun 1/2 maddesine göre vergiye tabi tutulmuştur. Yurt dışındaki firmalara yaptırılan hizmetlerde mükellef esas olarak yurt dışındaki firma olmakla birlikte, yabancı firmanın Türkiye’ de ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmadığı durumlarda yasa koyucu Maliye Bakanlığı’ nı vergi alacağını emniyet altına almak amacıyla, vergiye tabi olanları veya diğer ilgili bir şahsı verginin ödenmesinden sorumlu tutmaya yetkili kılmıştır.

Maliye Bakanlığı’ nın yayımlamış olduğu 15 seri nolu KDV Genel Tebliği’nin ( c ) bölümünde, yurt dışından sağlanan hizmetlere ait KDV’ nin hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edileceğini açıklamıştır. Bu bağlamda yurt dışından sağlanan ve KDVK’ nın 1/2. maddesine göre hizmet ithali kapsamında değerlendirilen işlemlere ait KDV'nin , hizmetten yararlanan Türkiye’ de mukim kişi ve kuruluşlarca sorumlu sıfatıyla verilecek olan 2. nolu KDV beyannamesi ile beyan edilerek bağlı bulunulan vergi dairesine ödenmesi gerekmektedir. 1 nolu KDV beyannamesinde de gösterilerek indirilmesi mümkün olacaktır.

YURT DIŞINDA YAPILAN İNŞAATLARIN PROJELERİNİN TÜRKİYE’ DE ÇİZDİRİLMESİNDE KDV

Yurt dışında yapılan inşaatların projelerinin Türkiye’ de çizdirilmesi işleminde;

1- Yabancı firmaların Türkiye dışında yapacakları inşaatların projelerini Türkiye’ de çizdirmeleri

2- Türkiye’ de faaliyet gösteren firmaların yurt dışında yapacakları inşaatların projelerini Türkiye’ de çizdirmeleri şeklinde ortaya çıkabilir.

Hem yabancı firmalara hem de Türkiye’ de yerleşik firmalara Türkiye dışında yapacakları inşaatlara ilişkin olarak Türkiye'de verilen proje çizim hizmetleri prensip olarak KDV konusuna girmektedir. Ancak bu firmalar verilen hizmetten Türkiye dışında yararlanacakları için bu hizmetler hizmet ihracatı için aranılan diğer zorunlu şartların gerçekleşmesi halinde KDV'den istisna olacaktır. Aşağıda hizmet ihracatında KDV istisnası uygulanabilmesi için gerekli şartlar belirtilmiştir.

26 seri nolu KDV Genel Tebliği’ nin ( K ) bölümünde Hizmet İhracatında KDV istisnası uygulanabilmesi için aşağıdaki dört şartın birlikte gerçekleşmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır.

1- Hizmet Türkiye’de yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olmalıdır.
2- Fatura veya benzeri belge yurt dışındaki müşteri adına düzenlenmiş olmalıdır.
3- Hizmet bedeli döviz olarak Türkiye’ ye getirilmelidir.
4- Hizmetten Yurt Dışında yararlanılmalıdır.

Bu şartlardan herhangi birinin gerçekleşmemesi durumda ise hizmet KDV'ye tabi olacaktır.

YABANCI KİŞİ VE KURULUŞLARIN TÜRKİYE’DE YAPTIKLARI HİZMETLER

3065 sayılı KDVK’nın 1/1 maddesinde Türkiye de yapılan aşağıdaki işlemler KDV’ ye tabi denilip.Ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti niteliğindeki mal ve hizmetler mal teslimleri ve hizmet ifaları KDV’ye tabi denilmiştir. Bu konu oldukça özellik arzeden durumlar içermekte olduğundan bir örnekle konuyu daha iyi irdeleyebiliriz.

Örnek : İngiltere'de yerleşik bir firmadan bilgisayar yazılımı satın alan Türkiye’ de yerleşik bir diğer kuruluş net 150.000 USD karşılığı bu hakkı almış olsun.

Fatura tarihindeki Dolar alış Kuru 1.78 TL olsun. Bu durumda Türkiye’de ki firmanın bu fatura karşılığında yapacağı işlemler şöyle olmalıdır.

Öncelikle yukarıdaki örnekte bizim ilk olarak algılamamız gereken bilgisayar yazılımının serbest meslek mi yoksa gayrimaddi hak mı olarak tespiti konusudur. Çünkü her iki halde bizim olaya bakışımız farklı olacaktır. Bilgisayar yazılımı gayrimaddi hak unsuru olarak algılanmalıdır. Bu durumda ikince kez bakmamız gereken faturanın gelmiş olduğu ülke olan İngiltere ile aramızda çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının var olup olmadığı unsurudur. İngiltere ile aramızda çifte vergilendirme anlaşması vardır. Bunun akabinde yine bilmemiz gereken 183 gün kuralı önemlidir .Bunu bilmemiz aynı zamanda fatura için hesaplayacağımız stopaj  ile ilgilidir.  Eğer İngiltere'deki firma 183 gün içerisinde Türkiye’ de hizmet vermişse o zaman stopaj olmayacaktır. Aksi halde ise olacaktır ve biz örneğimizi buna göre inceleyelim.

*** İngiltere ile aramızdaki anlaşmaya göre stopaj  = % 10 şeklindedir. Bu bilgiler ışığında ise aşağıdaki şekilde çözmemiz gerekecektir. Biz burda olaya KDV açısından baktığımız için öncelikle bu hizmetten Türkiye’ de yararlanıldığı için KDV sorumluluğu doğacaktır ve biz bunu indirip aynı zamanda da 2. No’lu beyanname ile beyan etmemiz gerekecektir.


Örnek :

150.000 $ X 1,78 = 267.000 ( NET TUTAR )
 267.000 / 0,90 =296.667 TL ( BRÜT TUTAR )
 KDV = 296.667 X % 18 = 53.400 ( SORUMLU SIFATIYLA KDV )
STOPAJ = 29.667


MUHASEBE KAYDI  İSE

_____________________________ / ___________________________________________

770          296.667
191            53.400

                                               360.01 STOPAJ             29.667
                                               360/ 391 ***                53.400
              320                          267.000
_______________________________ / _____________________________________

Ödeme yapıldığı zaman ortaya çıkacak olan kur farklarını da 646 / 656 Hesaplarda takip etmemiz gerektiği de tabiidir.


*** Bu hesaplardan 360 Ya da 391 Kullanılabilinir. 391 Kullandığımızda ;
________________________________ / __________________________________
391                    53.400
                                                360                      53.400
_______________________________ / ___________________________________

Olarak kayda alınması gerektiğinden 360 Hesabı kullanmak daha yararlı olur ikinci kayda gerek kalmayacaktır.

KDV AÇISINDAN BAZI ÖZELLİK TAŞIYAN DURUMLAR

1- Yabancı Uzmanların Türkiye ‘ de yaptıkları Danışmanlık Hizmetlerinde KDV
Yabancı uzmanların Türkiye’ de yaptıkları danışmanlık hizmetleri kanunun 1/1. maddesine göre serbest meslek faaliyeti kapsamında KDV 'ye tabi olacaktır.

2- Yurt Dışındaki Kişilere Çizdirilen Projenin Türkiye’ de yararlanılması durumda KDV
Yurt dışında çizdirilen proje Türkiye’ de yapılacak bir işe ilişkin ise, proje çizim hizmeti hizmet ithali kapsamında KDV’ ye tabi olacak ve bu hizmete ait KDV Türkiye’ deki alıcı tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.

3- Yurt Dışından Kredi Sağlanması Hizmetlerinde KDV
Vergi idaresinin görüşüne göre, yurt dışından sağlanan ve finans hizmeti kapsamında vergiye tabi olan bu hizmetlere ait KDV 'nin krediyi yurt dışından temin eden firmalar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekir.

4- Yabancı bir firmanın Türkiye’ de Yerleşik bir Firmanın Malının Yabancı Bir Ülkede Satılmasına Aracılık Etmesi Halinde KDV
Yabancı bir ülkede yerleşik şahıs veya firmalar, Türkiye’ de yerleşik firmaların mallarına kendi ülkelerinde ya da diğer yabancı ülkelerde müşteri bulmakta ve Türk firmaların mallarının satılmasına aracılık etmektedirler. Yabancı şahıs veya firmalar müşteri bulma hizmetini Türkiye dışında vermekte ve Türk firması bu hizmet sonucunda yurt dışına mal satmaktadır. Dolayısıyla Türk firması hizmetten yurt dışında yararlandığından, 6/b maddesine göre KDV’ ye tabi tutulmaması gerekecektir. Çünkü bu hizmet KDV’ nin konusuna girmemektedir.

Görüleceği üzere yabancı firmalardan gelen hizmet vs. faturaları karşısında dikkate almamız gereken Öncelikli konular KDV ve Stopaj konusudur. Faturanın KDV’ ye tabi olup olmadığı yada stopajlandırma olup olmayacağı konusu oldukça hassas ve dikkat gerektiren husustur.